Online Girişim: Sıfırdan Bire

Online girişim diyince aklınıza Airbnb, Uber gibi çok büyük firmalar geliyor olabilir. Bunlar pek Türkiye’den çıkacak işler değil. Zaten bu yazıyı okuyorsanız muhtemelen sizin öyle bir sermayeniz da yoktur. Bu yazıyı yazan kişi olarak benim de yok. 35 yaşında New York, Amerika’da battım. İşsiz, eşsiz ve evsiz kaldım. O yüzden farklı bakmayı öğrenmek zorundaydım. Bu yazı online girişimciliğe farklı bakmakla ilgili olacak.

Online girişimciliğin dünyasına adım atmak istiyorsunuz ama nereden başlayacağınızı bilemiyor musunuz? Veya belki de bir iş kurdunuz ancak bir türlü aradığınız ivmeyi kazanamadınız. Birçok girişimcinin gözden kaçırdığı, o ‘büyük patlamayı’ yaratan gizli bir formül var. Ve hayır, bu formül sadece parayla ilgili değil.

Bu yazıda, bilinenin aksine en büyük online başarıların, sıradan fikirlerin sıra dışı bir şekilde uygulanmasıyla ortaya çıktığını göreceksiniz. Başarısızlık hikayelerinden ders alarak, başarıya giden yolda atmanız gereken adımları ve bir avuç dolusu paraya bile ihtiyaç duymadan nasıl sağlam bir temel atabileceğinizi keşfedeceksiniz. Okumaya devam edin ve kendi başarı hikayenizin ilk satırlarını yazmaya başlayın.

Büyük Düşünmek Zorunda Değiliz

Büyük düşünmeden de güzel bir hayat yaşamak mümkün. 2022 yılında gayet güzel giden hayatımı büyük düşündüğüm için çok zorlu bir yola soktum. Hem kendi işimi, hem eşimin işini bozarak New York’a taşındık. Türkiye’de iyi olmak yetmemişti, globalde de en iyilerden biri olmak istedim. 3 yıl sonra geriye dönüp baktığımda ne kadar büyük bir hata olduğunu çok net görebiliyorum.

Online girişim konusuna farklı bir bakış açısı getirmek ve çok daha bireysel bir şey kurmak istiyorum. Twitter’daki takipçilerimle kurduğumuz bir kitap kulübümüz vardı. Onlarla birlikte Paul Jarvis’in Tek Kişilik Şirket kitabını okumuştuk. Jarvis bu kitabı yazdığında yapay zeka devrimi henüz yaşanmamıştı. Bugün artık tek kişilik şirketlerin çok daha yaygın ve başarılı olduğu bir dönemde yaşıyoruz.

Ben de Birkan Ulusoy ismini markalaştırmak ve kendi yeteneklerime uygun şirketleri bularak onların başta Amerika’ya olmak üzere dünyaya E-ihracat yapmalarına yardım etmeye karar verdim.

Sürdürülebilir Online Girişim

“Think big” mottosu yıllardır girişimcilik ekosisteminin kulağımıza fısıldadığı bir sihirli söz gibi. Ama büyük düşünmek her zaman büyük sonuç getirmiyor. Hatta bazen insanı batırıyor. Ben bunu bizzat yaşadım.

Oysa küçük düşünmek, küçüğü değersiz görmek değildir. Tam tersine, küçük ve sürdürülebilir iş modelleri girişimcilikte çok daha sağlam bir yol sunar. Çünkü:

• Az sermaye ile başlamak mümkündür. Büyük yatırımlar gerektirmez, risk yönetilebilir düzeydedir.

• Hızlı adaptasyon sağlar. Büyük bir şirketin hantallığı olmadan, pazarın ihtiyaçlarına daha hızlı cevap verirsiniz.

• Yaşam kalitesine odaklanır. Küçük ama kârlı bir girişim, sizi finansal özgürlüğe götürebilir.

Tek kişilik veya mikro girişimler bunun en güzel örnekleridir. Mesela Etsy’de el yapımı ürün satan bir dükkan, aylık binlerce dolar kazandırabilir. Ya da bir yazılım geliştiricinin hazırladığı basit bir SaaS ürünü, dünyadaki küçük işletmelerin ihtiyaçlarına çözüm sunarak sürdürülebilir gelir yaratabilir.

Unicorn olmak zorunda değiliz. Belki de amaç, “unicorn” değil, “zebra” olmaktır: hem kârlı hem de sürdürülebilir.

Kurulu Online Girişim Satın Almak

Sıfırdan başlamanın da şart olduğunu düşünmüyorum. Yeterli sermayeniz varsa kurulmuş ve kendini az da olsa kanıtlamış bir online girişim bularak satın almayı da deneyebilirsiniz. Hazır online girişim satın alabileceğiniz birkaç platform var. Global girişimler için Flippa, yerli girişimler gibi R10 ve yeni kurulan Newowner‘a göz atabilirsiniz. R10’dan bir şey satın alacaksanız çok dikkatli olmanız gerektiğinin altını da çizmiş olayım.

Başarısızlıktan Öğrenmek: Yeniden Başlamanın Gücü

Başarısızlık çoğu zaman utanılacak bir damga gibi görülür. Oysa girişimcilikte başarısızlık, en değerli öğretmendir. Ben New York’a taşındığımda büyük düşünmenin peşinden koştum ve hem kendi işimi hem de eşimin işini bozarak yanlış bir risk aldım. Sonuç: sıfırdan başlamak zorunda kaldım.

İlk başta bu durum beni yıktı. Ama zamanla gördüm ki, yeniden başlamak da bir beceriydi. Başarısızlıktan öğrendiklerim bana şunları gösterdi:

• Hata yapmak büyümenin parçasıdır. Her yanlış karar, sonraki adımda daha sağlam bir temel oluşturur.

• “Pivot” kavramı kritik bir beceridir. Yani iş modelini, ürünü veya hedef pazarı gerektiğinde hızlıca değiştirmek.

• Dayanıklılık (resilience) gerçek bir girişimci özelliğidir. Çünkü hiçbir başarı düz bir çizgide gelmez.

Kendi kırılma noktalarınızı bir son olarak değil, yeni bir başlangıç fırsatı olarak görmeyi öğrenmek gerekiyor. Çünkü yeniden başlamak, kaybettiğiniz şeyleri değil, kazandığınız tecrübeyi yanınıza alarak yürümek demektir.

Tek Kişilik Şirket Çağı

Paul Jarvis’in Company of One (Tek Kişilik Şirket) kitabı yayımlandığında yapay zekâ bugünkü kadar güçlü değildi. Yine de kitabın temel felsefesi çok netti: Bir şirketin büyümesi zorunlu değildir; amaç, sürdürülebilir ve bağımsız bir iş kurmaktır.

Bugün geldiğimiz noktada, tek kişilik şirketlerin gücü katlanarak arttı. Çünkü artık elimizde yapay zekâ destekli araçlar var:

• ChatGPT, Jasper, Copy.ai gibi yapay zekâlar içerik üretimini hızlandırıyor.

• Canva, Midjourney, Figma gibi araçlarla tasarım yapmak dakikalar sürüyor.

• Shopify, WooCommerce, Gumroad gibi platformlar sayesinde tek kişi global bir mağaza açabiliyor.

“Az insan, çok teknoloji” artık yeni iş modellerinin merkezinde. 3–5 kişilik mikro ekipler, doğru araçları kullanarak milyon dolarlık işlerin altyapısını yönetebiliyor.

Tek kişilik şirketler sadece bir geçici trend değil. Geleceğin iş dünyasında, bağımsız ve özgür girişimciler giderek daha fazla değer kazanacak. Çünkü insanlar artık dev şirketlerin anonim markalarına değil, gerçek insanlara güvenmek istiyor.

Kendi İsmini Markalaştırmak

Bugünün dünyasında markaların arkasında insanlar öne çıkıyor. Elon Musk, Steve Jobs, Richard Branson gibi isimlerin kurdukları şirketlerden bile daha çok öne çıktığını görüyoruz. Çünkü insanlar markalardan önce insanlara güveniyor.

Ben de bu yüzden kendi ismimi markalaştırmaya karar verdim: Birkan Ulusoy. Çünkü benim hikâyem, benim tecrübem ve benim bakış açım başlı başına bir marka değerine sahip.

Kurucu merkezli girişimcilik şu üç noktada fark yaratıyor:

• Otantiklik: İnsanlar, samimi ve gerçek hikâyelere bağlanıyor.

• Güven: Kişisel marka, soğuk kurumsal logolardan daha fazla güven oluşturuyor.

• Sadakat: Müşteriler sadece ürün için değil, kurucunun vizyonuna da yatırım yapıyor.

Kendi markamı oluştururken fark ettim ki, kişisel marka bir girişimcinin en büyük sermayesi. Çünkü para bitebilir, iş modeli değişebilir ama kurucu olarak kim olduğunuz, her zaman sizinle kalır.

E-İhracat ile Dünyaya Açılmak

Bugünün dünyasında global pazarlara açılmak, eskisinden çok daha kolay. Artık bir bilgisayar, internet bağlantısı ve doğru stratejiyle Türkiye’de üretilen bir ürün, Amerika’da, Avrupa’da veya dünyanın herhangi bir köşesinde müşteriye ulaşabiliyor.

Benim de girişim yolculuğumda önemli bir adım, Türkiye’deki üreticilerin ürünlerini Amerika’ya pazarlamak oldu. Çünkü şunu gördüm:

• Türkiye’nin üretim gücü çok yüksek. Mermerden bakıra, tekstilden mobilyaya kadar pek çok alanda kaliteli üretim var.

• Global pazarda farklılaşma imkânı mevcut. Doğal taş, el işçiliği, özgün tasarım gibi alanlarda Türk üreticileri öne çıkabiliyor.

• Düşük sermaye ile başlanabilir. Amazon FBA, Etsy, Shopify gibi kanallarla ürünlerinizi global müşterilere ulaştırabilirsiniz.

E-ihracat sadece şirketler için değil, bireysel girişimciler için de muazzam bir fırsat. Çünkü artık fiziksel mağaza açmadan, depo tutmadan, sadece dijital kanallar aracılığıyla global ticaret yapmak mümkün.

Bu modelde dijital pazarlama en kritik faktör. SEO, sosyal medya, influencer iş birlikleri ve içerik pazarlamasıyla ürünlerinizi dünyaya tanıtabilirsiniz. Ve en önemlisi: artık tek kişilik bir girişim bile, global ölçekte rekabet edebilir.